Eskiden çocuklar, hep bir arada, sokaklarda, evlerde neredeyse hiç malzeme gerektirmeyen oyunlarla çok mutluydu. Çocuk gelişimi sürecinde fiziksel, zihinsel ve bilişsel yetkinlikleri aynı anda gelişirken hep birlikte oynamanın getirdiği paylaşım ortamı sosyal ilişkiler kurmalarına katkı sağlardı.
Günümüzde okul-kurs-teknoloji üçgeni arasında sıkışan çocuklar, artan yapılaşma ve trafiğin artışı ile de geleneksel oyunlardan teknolojik aletlerle ve kapalı mekanlarda daha çok bireysel oynanan oyunlara geçiş yaptı.
Geleneksel oyunların çocukların dünyasından çekilmeye yüz tuttuğu bugünlerde, yeniden eski oyunları hatırlamak, onları öğrenmeye çalışmak hem kültürel değerlerimizi korumak hem de çocuklarımıza bu yetkinlikleri tekrar kazandırmak için “sokak oyunları”nı derledik.
Aç kapıyı bezirgan başı, bom, birdir bir, çin çan çun, deve cüce, don ateş, köşe kapmaca, beş taş, kutu kutu pense ve daha niceleri…
İzmir, 8.500 yıllık tarihiyle oldukça güçlü bir mirası üzerinde taşımaktadır. Tarihi boyunca Hitit, Aiol, İyon, Lidya, Pers, Helen, Roma, Bizans, Aydınoğulları ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan kent; bu medeniyetlerin kültürel birikimleriyle çok katmanlı ve çok kültürlü bir yapıya kavuşmuştur.
Yeşilova Höyüğü’nün keşfinden önce İzmir’in kuruluş tarihinin günümüzden 5000 yıl önceye kadar geri gittiği düşünülüyordu.
Eski Smyrna Höyüğü, MÖ 3000’den itibaren iskan görmüş, en parlak çağını bir Yunan kolonisi olarak Demir Çağı’nda yaşamış olan bir antik yerleşimdir.
Bayraklı’daki eski yerleşime sığmayan ve Hellenistik Dönem’de yeni lokasyonuna taşınan Smyrna, hızla gelişerek büyük bir ticaret kenti haline dönüşecek, Roma İmparatorluk Çağı’nda ise en parlak dönemine girecektir.
15. yüzyılda Osmanlı egemenliğine girdiğinde küçük bir kasaba büyüklüğünde olan İzmir, 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Doğu ürünlerinin Avrupa pazarına ihraç edildiği önemli bir liman kentine dönüşmüştür.
Daha detaylı bilgi almak ve İzmir’in tarihinde bir zaman yolculuğuna çıkmak isterseniz aşağıdaki bağlantıyı tıklayabilirsiniz.